Ergenlik Nedir ?

Ergenlik, yetişkinliğe ilk adım evresi olarak kabul edilir. Bir başka deyişle çocukluktan yetişkinliğe geçiş evresi. 12-20 yaş arası olarak kabul edilen bu dönem, kızlarda 8–13, erkeklerde 10–15 yaşlarında başlar.

Ergenlik döneminde yaşanan değişimler nelerdir?

Ergenlik okul başarısını nasıl etkiler?

Ergenlik döneminde çocuklarımıza nasıl davranmamız gerekir?

Aşağıda Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Gülşah KARABURÇ’ un yazmış olduğu yazıda yukarıdaki bütün soruların cevaplarını bulabileceksiniz.

Dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ederim.

Ergenlikte Okul Başarısını Arttırma

ergOkul başarısında düşüş görülen önemli bir dönem olan ergenlik çağında gençler için genç kız ve delikanlının beğenisini kazanmak okuldan daha önemli olabilmektedir. Ödevler ve ders çalışmak sıkıcı iken arkadaşlarla buluşup gezmek daha eğlencelidir. Bu dönemde arkadaş grubu tarafından kabul görmek genç için önemli bir hale gelir. Bu yüzden de bir arkadaş grubuna dâhil olabilmek için o grubun önem verdiği şeylere eğilim gösterirler. Şayet arkadaş grubu başarısız ya da okula önem vermeyen ergenlerden oluşuyorsa büyük ihtimalle çocuğunuz da benzer davranışlar gösterecek ve okul başarısı düşecektir. Arkadaş çevresi çocuğun karakter ve ahlak gelişimi üzerinde etkilidir. Bu yüzden doğru arkadaşlıklar edinmesi konusunda yardımcı olmanız gerekir. Ergenlik döneminde arkadaşlarının etkisi altında kalan gençler genellikle evde ilgi ve kabul görmeyen, eleştirilen gençlerdir.

Bazı ergenler bu dönemde yaşadıkları hızlı gelişim ve değişim sonucunda dikkatinin zayıflaması, ilgilerinin artması, belli şeylere yoğunlaşması nedeniyle düşünce alanının daralması derslere olan ilginin azalmasına neden olur.

Şayet ergenlik döneminde aile bu değişimlere karşı anlayışsız, sert ve karşı bir tutum takınırsa ergenler aile arasında çatışmalar yaşanır. Yapılması gereken ona arkadaşça yaklaşıp, yumuşak bir tutum izlenilmesidir. Bu şekilde anlaşmazlıklar gerginliğe dönüşmez.Sınavlara hazırlanan öğrencilerin aileleri olarak sizlere de önemli görevler düşmektedir. Çocuklarının sınava hazırlandıkları sırada ailelere düşen en önemli görev, çocuklarının çalışma isteğini arttırmak ve kaygı yükseltici davranışlardan kaçınmaktır.
Öncelikle çocuklarınızın ergenlik döneminde olduğunu ve bu dönemin özelliklerini taşıdığını unutmayın.

Ergenlik Dönemindeki Gençler 

a) Duygusal yönden daha olgunlaşıyor ama bir tarafıyla da hala çocuk kalıyorlar. Karşı cinsle ilişkileri arttırıyor. Sadece dersleriyle ilgili değiller, başka heyecanlar da arıyorlar.

b) Aile ve öğretmenler çocuğun önem verdiği insanlar rolünden yavaş yavaş sıyrılıp, kendi yaşıt gurubuna doğru ilgisi artmaktadır. Bu da kimlerle arkadaşlık ettiği ve arkadaş grubunun genç üzerindeki etkileri gibi konuları da beraberinde getiriyor.

c) Sosyal olgunluğu gelişiyor. Ama bir taraftan da toplum önüne çıkma, kalabalıkla düşüncelerini ve duygularını paylaşma konusunda bazı sıkıntılar yaşıyor.

d) Bağımsızlık isteğine sahip oluyor. “Ben olmak istiyorum” diyor.

e) Zihinsel yönden gelişiyor. İyi düşünüyor. Yalnız düşündükleri gerçekleştiğinde sonuçlarını tam olarak kestirememe gibi bir sıkıntı yaşıyorlar. Bu noktada ailenin desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Fakat bunun ” Bizim zamanımızda böyleydi ” Tarzında yaptığınızda tepki gösteriyorlar. Bunun yerine ” Böyle bir şey olursa, sence ne olabilir; Sonuçlar istediğimiz gibi olmazsa ne gibi önlemler alabiliriz. Gel beraber düşünelim” diyerek gence karar verme sürecine kadar, kendi dönemimizden fazlaca bahsetmezsek daha iyi olur.

f) Boş zamanlarını değerlendirmek istiyor sosyal aktivitelere ihtiyaç duyuyor. Sosyalleşmesini tamamlayabilmesi, grubun bir üyesi olması kendi yaşıtlarıyla ileride kuracağı hayatı düşlemesi ve planlaması için gencin kendi yaşıt grubuna bu dönemde oldukça ihtiyacı vardır.
   

Nereden ve Nasıl Başlamalıyız ?

Çoğu aileden ” Destek olmaya yardım etmeye çalışıyoruz ama bizim yardımımızı çoğu zaman kabul etmiyorlar ” gibi dert yanmalar alıyoruz. Bu soruya şöyle cevap verilebilir. Eğer bu yardım bana yük oluyorsa, karşılığını verememek bana sıkıntı veriyorsa ben bu yardımı almak istemem. Sorun budur. Demek ki çocuğunuz sizin yardımınızın ona yük olduğunu düşünüyor ve karşılığını veremezsem diye korkuyor ve sıkıntıya düşüyor.

Çocuğunuzun sizinle bir şey paylaşmadığını söylerken sizin onunla ne paylaştığınızı düşünüyor musunuz? Eğer siz bir şey paylaşmadan, onun size gelip açılmasını bekliyorsanız, siz çocuğunuzu sorguluyorsunuz demektir. Asıl isteğiniz size hesap vermesidir, sizinle bir şeyler paylaşması değil, unutmayın sizler çocuklarınız için birer modelsiniz siz nasıl davranırsanız onlarda aynı şekilde davranacaktır.

Çocuğunuza ” Senin sınavı kazanıp başarılı olacağına inanıyorum ” diyorsunuz, ama bunu inanarak samimi olarak mı söylüyorsunuz yoksa ona moral vermeye mi çalışıyorsunuz. Çocuğunuz bunu sezer. Eğer çocuğunuz ” Biraz zor kazanırım ” diyorsa  bu onun kendisine güvensizliğini gösterir. Onun yerine ” Ben senin yerine sınava girecek değilim, sınava girecek olan sensin. Ben girseydim başarır mıydım ondan da emin değilim. Planını, programını yapıp çalışacaksın olursa olur, olmazsa olmaz. Senin yerine ben giremeyeceğime göre sorumluluk senindir.” diyerek sorumluluğu çocuğunuzun üzerine vermeniz gerekmektedir. Biz ise çocuklarımıza sorumluluk vermemek için elimizden geleni yapıyor ve onun erdem olduğunu düşünüyoruz.

” Hiç ders çalışmadıkları, sürekli telefonla konuştukları müzik dinledikleri veya televizyon seyrettikleri konusunda sıkça şikâyetçi oluyorsunuz. Bu gerçekten böyle mi yoksa siz çocuklarınızı sadece müzik, telefonla konuşurken veya televizyon seyrederken görüyor, ama ders çalışırken görmüyor musunuz?  Onu her zaman görmelisiniz yalnızca kendi istediğiniz zamanlarda değil.

Çocuğunuzda gördüğünüz hataları düzeltmek için  onu eleştirmeyin; tembel, sorumsuz gibi onu yargılayıcı ifadelerden kaçının. Bu durum çocuğunuzun kendine olan güvenini azaltır. Yanlışlarını düzeltmek yerine, doğrularını takdir edin. Çocuğunuza teşekkür etmekten veya ondan özür dilemekten kaçınmayın. Bu sizi onun gözünde küçültmez, tersine size olan saygısının artmasını sağlar.

” Bu kafayla gidersen zor kazanırsın ” , ” Bak Ali şurayı kazanmış bakalım sen ne yapacaksın ” gibi ifadelerden kaçının çocuğunuzu kendinden daha  başarılı olanlarla kıyaslayarak motive etmeye çalışmanız ters tepki yapıp onu çalışmaktan tamamen soğutmanıza neden olur. Unutmayın insanlar yetenekleri yönünden eşit değildir. Nasıl boyları, kiloları, saç ve göz renkleri aynı değilse başarıları da aynı olmayabilir. Çocuğunuz durumunu başkaları ile değil daha önceki kendi başarı durumu ile kıyaslayınız.

Bazen anne-babalar kendi gerçekleştiremediklerini, ideallerini çocuklarının gerçekleştirmesini ister. ” Ben olamadım, O olsun. Ben yapamadım, o yapsın ” anlayışı ile hareket edip çocuklarını baskı altında tutarlar. Çocuğunuzun istek ve ideallerinin sizinkilerden  farklı olabileceğini unutmayın. Onun kendi istekleri ve yetenekleri doğrultusunda seçim yapmasına izin verin. Meslek secimi konusunda yol gösterebilir, fikrinizi söyleyebilirsiniz ama  son kararı siz değil çocuğunuz versin. Yeteneklerine ve isteklerine uygun olamayan bir mesleği seçmesi onu mutsuz ve başarısız yapar.

Çocuğunuz kendi istediği üniversiteyi veya bölümü veya okulu kazanamazsa, gideceği okulu bir ceza gibi göstermeyin. ” Eğer X okuluna giremez de Y okuluna girersen hiçbir şey olamazsın. Orada okumuşsun okumamışsın fark etmez ” gibi sözler sarf etmeyin. Bu tür sözler onun gideceği okulu, yapacağı mesleği sevmesine imkân bırakmaz. Toplumumuzda her meslek grubundan elemana ihtiyaç olduğunu ve alacağı eğitimin hayatı açısından yine de büyük önem taşıdığını unutmayın.

Ailede eşler arasındaki çatışmalar veya ergenlik çağındaki gençle yapılan, tartışmalar gencin başarısını azaltacağından bu konuda titiz davranın. Çocuğunuzla mümkün olduğunca tartışmaya girmekten kaçınınız ve eşinizle olan tartışmalarınızı yansıtmamaya çalışınız ve onu da tartışmaya çekip taraf tutmaya zorlamayın.

Ders çalışma konusunda yapılacak aşırı baskılar çocuğunuz ders çalışma ve başarma isteğini düşüreceğinden bu konuda aşırı baskı yapmayın. Çalışmasını kolaylaştıracak şekilde davranmanız yeterlidir.

Çocuğunuzu kendisine ders programı hazırlaması konusunda teşvik edin ve programa uyup, uymadığını ona hissettirmeden takip edin. Zaman zaman hazırladığı programa uymakta zorlanabilir bunu hoşgörü ile karşılayın. Bu uyumsuzluk sürecinin devamlılık gösterdiğini fark ederseniz, onun yumuşak bir dille uyarınız.

Zaman zaman ders dışı faaliyetlerinde de bulunmak isteyecektir. Bu duruma müsaade edin. Bir yıl boyunca her şeyden elini ayağını çekip sadece ders çalışmasını bekleyemezsiniz. Arada bir arkadaşları ile dolaşması, temiz hava alması, onu dinlendirip, aklını  toplamasına ve daha zinde bir şekilde çalışmaya başlamasını sağlar.

Aile gencin zorluklarını anlamalı ve bunu ona aktarmalıdır. “Hem okulu hem de evde devamlı çalışmanın zor ve yorucu olduğunu biliyorum ve bu zor dönemde senin yanındayım, benden istediğin desteği vermeye hazırım.” şeklinde bir ifade gencin aileye olan güvenini daha da pekiştirecektir. Anlaşıldığının farkına varan genç yaşadığı zorlukları rahatça ailesiyle paylaşacak, sorumluluklarını yerine getirme konusunda daha da titiz olacaktır.

Sorumluluktan söz etmişken hemen belirtmeliyiz ki, sınava hazırlanmak sadece ve sadece gencin üzerindeki bir sorumluluktur. Bu sorumluluk ne ailenin ne de öğretmenlerindir. Bu gencin, sorumluluğudur. Aile bu sorumluluğu gencin yerine üstlenmemelidir. Gencin eksik olduğu konuları, kapatması gereken açıkları, çalışmadığı dersleri saptamak, hangi derse ne kadar çalışacağını belirlemek ve takibini yapmak ailenin değil gencin sorumluluğudur. Aile, bu sorumlulukları gencin yerine üstlendiğinde gencin motivasyonu da doğal olarak düşecektir. Bundan dolayı aile, bu sorumlulukların gence ait olduğunu bilmeli ve gence uygun bir biçimde ifade etmelidir. Aileye düşen, sorumluluklarını üstlenen ve yerine getiren gence, istediği desteği sağlamaktır.(Uygun bir çalışma ortamı oluşturmak, yaşadığı zorlukları aktardığında birlikte çözüm üretmeye çalışmak… …gibi)

Çocuklarının motivasyonunu arttırmak isteyen aileler, çocuğun yapamadıklarının değil yapabildiklerinin üzerinde durmalıdırlar ki takdir edildiğini, desteklendiğini gören çocuk o davranışı daha da sık göstersin. Örneğin hafta içinde bir kez oturup ders çalışan gence “Oturup ders bile çalışamıyorsun, ne zaman otursan bir bahaneyle kalkıyorsun, bakalım sınavda ne yapacaksın.” gibi bir ifade kullanmak yerine “Geçen gün kendi başına oturup ders çalışabilmen çok hoşuma gitti, seninle gurur duydum. Belki ilk başta biraz zorlanırsın ama hiç moralini bozma, bunun da üstesinden gelebilirsin.” şeklinde bir ifade kullanmak, gencin kendi başına, başkasının uyarmasına gerek kalmadan çalışma davranışının artmasına neden olacaktır.

Gence, sınavın, amaçlarına ulaşabilmesi için bildiklerini, öğrendiklerini kullanabileceği amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracak bir “fırsat” olduğu ifade edilmelidir. Gence düşen de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektir. Örneğin deneme sınavlarına “eksiklerin görülüp giderilmesi için fırsat sağladığı” biçiminde bir anlam yüklenmesi, krizi fırsata dönüştürebilecektir. Deneme sınavlarının sonuçlarını yorumlarken de “Bak kaç tane yanlışın var, bu yanlışlarla sınavı nasıl kazanacağını çok merak ediyorum” veya “Bak yine yanlış yapmışsın, nasıl kapanacak bu açıklar ?” demek yerine “Doğru cevapların geçen sınava göre artmış, demek ki bir önceki sınavdaki açıklarını kapatmaya başlamışsın, çok güzel” şeklinde bir ifade kullanmak gencin motivasyonunu hemen arttıracak derslerine daha sıkı sarılmasını sağlayacaktır.

Anne babalar genci her zaman tehdit etmeyebilir, bazen de genci olumlu etkilemek düşüncesiyle “ben sana güveniyorum sen en iyi okullara layıksın, senin kazanamaman gibi bir olasılığı düşünemiyorum bile” gibi ifadeler de kullanırlar, bu da gence taşıyabileceğinden fazla yük yükleyebilir. Kendisinden ne kadar büyük beklentiler olduğunu gören genç gerçekçi olmayan hedefler belirleyebilir ve bu hedefe ulaşmak için tüm gücüyle çabalar. Ancak bir süre sonra, taşıyamayacağı kadar ağır olan bu yükün farkına varınca altında ezilmeye başlar. Yükün ağırlığını hissettikçe öğrenmesi ve öğrendiklerini kullanması da zorlaşır, çok çalışmasına rağmen beklediği karşılığı alamaz. Durum yavaş yavaş sınav kaygısı gibi istenmeyen bir duruma dönüşebilir. Gencin bunları yaşamaması için, aile gençten, verebileceğinden fazlasını beklememelidir.

Hiç kuşkusuz, gençlerin yaşamlarının bu önemli dönemlerinde onlara en iyi şekilde destek olmak her anne babanın isteğidir. Ancak önemli olan, gence Doğru ve onun başarısını arttırabilecek bir biçimde” destek vermektir. Bunun için de, sınavın asla bir ölüm kalım savaşı olmadığını ama yaşamdaki amaçlara ulaşmayı kolaylaştıracak bir fırsat olduğunu vurgulamalı ve onlara, sınavdan alacakları sonuca değil kendilerine değer verdiğiniz mesajını iletebilmelisiniz. Onlara içtenlikle “Sen benim için her şeyden önemli ve değerlisin. Hayatındaki bu önemli dönemde, sana istediğin desteği vermeye hazırım. Senin kendi üzerine düşenleri en iyi şekilde yapacağını biliyorum, ben de üzerime düşenleri yapmaya hazırım. Sınavı kazansan da, kaybetsen de sana olan sevgimde bir azalma olmayacak, çünkü sen benim çocuğumsun ve ben seni bunun için seviyorum “ diyebilmeliyiz.

Tüm bu yazılanların dışında çocuğunuzun  “verimli ders çalışma yolları” konusunda anne babaya düşen bazı görevler;

Çocuğunuzun kendine ait bir çalışma odası olmasını bu mümkün değilse en azından her zaman çalışabileceği ve düzenli bir masası olmasını sağlayın. Şayet bir odası varsa odada dikkatini dağıtabilecek posterler olmaması ve çalışma saatlerinde televizyonun açılmaması konusunda titiz davranın.

Kendisine uygun bir çalışma programı oluşturarak zamanını verimli kullanması ve bu programa uyması konusunda yardımcı olun.

Çocuğunuzdan sürekli ders çalışmasını beklemeyin. 40-50 dakikalık çalışma sürelerinin ardından 10-15 dakika mola vermesini sağlayın. Önemli olan masanın başında ne kadar zaman geçirdiği değil, geçirdiği sürede ne kadar öğrendiğidir.

Ders tekrarlarına önem vermesi konusunda hatırlatıcı olun.

Ödevlerini yaparken yardıma ihtiyacı olduğunda sadece yol gösterici olun asla çözüm yolunu göstermeyin.

||||| Like It 14 Beğen |||||